Toplumda menopoz veya andropoz olarak basite indirgenerek dalga konusu yapılan fakat psikolojide orta yaş krizi olarak yer alan bir olgu var. Yaklaşık 40 yaşlarında ortaya çıkar ve çoğu kişi bunu problemlerle, hormonlarla, hayal kırıklıkları ve diğer sorunlarla ilişkilendirir. Bu dönemde neler oluyor astroloji açısından bakalım.
Öncelikle astrolojide bu zor dönemin birbirini takip eden birkaç olaydan oluştuğunu belirtmek isterim.
– Satürn’ün dönüşü (28-30 yaş)
– Ay düğümlerinin dönüşü (37-38 yaş)
– Transit Plüton’un natal Plüton’a karesi (39-40 yaş)
– Transit Neptün’ün natal Neptün’e karesi (40-42 yaş)
– Transit Uranüs’ün natal Uranüs’e karşıtlığı (44 yaş civarı)
Satürn’ün dönüş yaşı orta yaş krizi dönemine işaret etmese de danışanlarımla çalışma deneyimimden yola çıkarak, 40 yıllık yaşam sürecinin daha karmaşık bir seyrinin ön koşullarını oluşturabileceğini gözlemledim. Kanuni açıdan bir kişi 18 yaşında yetişkin oluyorsa astrolojik açıdan yetişkinlik yaşı yaklaşık 29 yaşında başlar. Birçoğu, bu yaşta hayatlarını önemli ölçüde etkileyen bazı olayların meydana geldiğini söyleyebilir. Bir kişinin tam olarak olgunlaştığı yaş olan 28-30 yaş olduğuna ve o andan itibaren eylemlerinden sorumlu olması gerektiğine inanıyorum. Satürn’ün dönüşü sırasında kişi ilk hayat sınavını geçer ve varoluş kanunlarına dair ilk derslerini alır. Bir kişi Satürn’ün sunduğu dersi anlamadıysa veya öğrenmediyse, 40. yaşına gelindiğinde, ardı ardına süreçler çığ gibi üstüne çöker ve bu, temizlenmesi son derece zor ve duygusal olarak çok zor hale gelir. Bir kişi Satürn’ün ona ne söylemek istediğini anlayabilirse, hayatı değişir, ancak bu uyumlu bir şekilde gerçekleşir ve bu durumda kişinin şunu söylemesi daha olasıdır: “Kolay olmadı, ama her şey daha iyiye doğru gelişti.” Olan biteni analiz edebilecek, uyum sağlayabilecek ve değişebilecektir.
Yaş 37-38 veya Ay düğümlerinin dönüş dönemi. Bu yaş, orta yaş krizinin başladığı nokta haline gelir. Bu sürecin doğasını bilmiyorsanız, değerli ve anlamlı olan her şey bir anda çökmeye başlamış gibi görünür. İnsan bu dünyanın artık sana ihtiyacı olmadığı, görevin tamamlandığı hissine kapılıyor. Perde kapandı, gidebilirsin. Ancak bu hiç de doğru değil. Ay düğümlerinin dönüşü, kişiye bu yaşamda yeterince deneyim kazandığını ve artık yeni ve bilinmeyene başlama, bu dünyaya gerçekleştirmeye geldiğiniz misyonu gerçeğe dönüştürme anının geldiğini söyler. Düşünün ki, “Eviniz yandı” haberini aldınız. Doğal olarak tüm düşünceleriniz dünyanın çöktüğü yönünde olacaktır. Hayatınız boyunca yarattığınız her şey bir anda yok oldu. Elbette böyle bir düşünce insanı depresyona sokar ve hayatın anlamını yitirmiş gibi görünür. Şimdi ikinci haberi hayal edin: “Eviniz yandı ama biz size yeni bir ev yapmanıza yardım edeceğiz, hayal ettiğiniz gibi olacak.” Bu tamamen farklı bir bakış açısı. Evet, eski olan her şey yok edildi ama önümüzde yeni şeyler var. Çok fazla hareket, çok fazla keşif, çok fazla başarı. Ve küllerin arasında yas mı tutmak yoksa kendini toparlayıp yeni hayatını yenilenmiş bir güçle inşa etmeye başlamak mı istediğine yalnızca kişinin kendisi karar verir.
Plüton ve Neptün’ün kare dönemleri ve Uranüs’ün doğduğunuz andaki konumlarına karşıtlığı yaşamın doğal seyrinin bir yansımasıdır. Her şey akıyor, her şey değişiyor, gezegenler hareket ediyor ve yaşam gelişiyor. Katılıyorum, gençliğinizden 40 yaşınıza kadar görüşleriniz önemli ölçüde değişti; birçok şeye tamamen farklı yaklaşıyorsunuz. Pekineden 30’umuzda yaşadığımız gibi 60’ımızda da yaşayacağımızı düşünüyoruz? 40 yaş tam olarak görüşlerimizin yeniden değiştiği yaştır. Beşinci on yılın başlangıcını, kişiliğimizi dönüştüren (Plüton karesi), bize yeni anlamlar yükleyen (Neptün karesi), burnumuza hafifçe vuran ve doğru yöne sihirli bir tekme atan (Uranüs karşıtlığı) ikinci ergenlik dönemi olarak düşünebiliriz.
Yalnızca ayağa kalkabilen, omuzlarını dikleştirebilen, hayata 30 yaşındaki bir gencin değil, 40 yaşındaki bir yetişkinin gözünden bakabilen bir kişi, kendisinin en iyi versiyonu haline gelebilir ve gerçeği deneyimleyebilir. Sonuçta 40’ından önce olan her şey hayatınızdaki ana olayların sadece bir başlangıcıdır.
Yorum bırakın