Bazı açılar vardır ki, aynı temayı farklı zamanlarda önümüze getirerek bizi bir içsel yolculuğa çıkarır. Birkaç perde halinde gelirler, aynı duygunun farklı zamanlardaki yankısı gibi. Mars ve Chiron karesi işte böyle bir senfoniyi çalıyor gökyüzünde.Bu ikili, 13 Ekim 2024, 28 Ocak 2025 ve şimdi, 26 Mart 2025’te yeniden karşı karşıya. Üç perde, tek bir hikâye… Bu yazı, o yaraya defalarca dokunan ama her seferinde biraz daha güçlü kalkanlara sahip olan ruhlara gelsin.
🎭 1. Perde: 13 Ekim 2024
Bu tarih, eski yaraların su yüzüne çıktığı bir dönemdi. O gün gökyüzünde Mars Yengeç’teydi, Chiron Koç’ta retrodaydı. Bu açı ilk kez olduğunda, içsel savunma mekanizmalarımız bir birçalışmaya başlamıştı.
Chiron’un retrosu, geçmiş yaraları kaşımak gibiydi. Mars Yengeç’teyken ise duygusal savunmalar, aile içi çatışmalar, çocukluk temaları öne çıkmıştı. Retro Chiron, içe dönmeni, geçmişe dair bastırdıklarınla yüzleşmeni istemişti. Belki de çocukluk yaralarınla, bastırdığın öfkeyle ilk kez bu kadar net temas ettin
Belki sustun. Belki kaçtın. Belki ilk kez içinden gelen öfkeyi bastırmak yerine dinledin.
Ama mutlaka bir şey tetiklendi.
🪞 2. Perde: 28 Ocak 2025
Bu kez Mars retrodaydı ve geçmişte verdiğin tepkilerin, aldığın kararların ne kadarının gerçekten sana ait olduğunu sorguluyordun. Enerjini koruyamadığın, sınır çizemediğin alanlar göz önüne gelmiş olabilir. İçindeki savaşçı, geri çekilmişti. Chiron ise direkt hareketteydi ve sana “şimdi ne yapacaksın?” diye soruyordu. Yani savaşçı geri adımda ama yara açıkta. Geçmişteki tepkiler, fevrilikler, öfkeyle alınmış kararlar önüne serilmiş olabilir.
Mars’ın geri hareketiyle enerjin içeriye döndü. “Ne zaman kendimi savunmayı unuttum?” sorusu yankılanmış olabilir zihninde. İçsel bir hesaplaşma dönemiydi bu. Chiron ise sessizce izliyordu seni: “Şimdi, gerçekten ne yapacaksın?”Geçmişte canını yakan o yerden hareketle nasıl bir yön seçeceksin? İşte bu sorunun cevabı, Mart ayındaki final sahnesine hazırlanıyordu.
🔥 3. Perde: 26 Mart 2025
Ve işte şimdi… İkisi de direkt.
Mars 21° Yengeç’te, Chiron 21° Koç’ta.
Geçmiş değil bu. Şimdi.
Ne Mars kaçıyor ne Chiron saklanıyor.
Yani bu kare artık bir tetikleme değil, bir eylem çağrısı.
Artık ne geçmişin yarasında ne de eski savaşların gölgesindeyiz. Bu kez harekete geçme zamanı. Elimizde yara izlerimiz, yüreğimizde tecrübemiz var. Bu açı artık “acı”dandeğil, “eylemle gelen şifa”dan bahsediyor.
İlişkilerde, özellikle duygusal yakınlıklarda savunma mekanizmaların seni nereye götürüyor?
Tepkilerin, korunma içgüdün mü? Yoksa bastırılmış öfkenin dışavurumu mu?
Kırılganlığı zayıflık sanan bir dünyada, bu kare diyor ki:
“Asıl cesaret, yarayı taşıyarak yürümeye devam etmektir.”
🛡️ Bu kare, özellikle ilişkilerde kendimizi nasıl savunduğumuzu, savunmasız kaldığımızda neler hissettiğimizi ve çatışma anında gösterdiğimiz tepkileri gözden geçirmemizi istiyor. Kırılganlıkla cesaret, öfkeyle sevgi, saldırganlıkla korunma arasındaki o ince çizgide yürümek kolay değil ama bu açı tam da bu dengeyi kurmak için karşımızda.
✨ Eğer Ekim’de bir yara açıldıysa, Ocak’ta o yaraya nasıl tepki verdiğini düşündüysen, şimdi o yarayı onarmak için bir adım atma zamanı. Mars Yengeç’te: savunma güdüsü, içsel kabuklar ve aile temaları ön planda. Chiron Koç’ta: cesaretle kendini ortaya koymak ama geçmiş yaralarla gölgelenmeden…
🔑 Bu açı; terapiye başlamak, affetmek, duygusal olarak bağ kurmakta zorlandığın insanlarla yüzleşmek, geçmiş kavgaları şifalandırmak için büyük bir fırsat.
Unutma, Mars–Chiron karesi her zaman can acıtmaz. Bazen sadece “canı acıyan yerin” sana kim olduğunu hatırlatır.
💡 Peki Ne Yapmalı?
• Aile içi konularda bastırılmış duygular gün yüzüne çıkabilir. Dinle.
• İçsel savaşlarını görmezden gelme. Adını koy.
• Terapi, içsel çalışmalar, duygusal temizlikler için uygun bir dönem.
• Bedeninde bir yer sürekli ağrıyor mu? Dinle o sesi. Chironbazen fiziksel olarak da konuşur.
• Bu açı altında biri sana dokunuyorsa, muhtemelen yara yerine dokunuyordur. Tepki vermeden önce “neden canım acıdı?” sorusunu sor.
💬 Kapanış: Yarayı Tanımak, Gücü Hatırlamak
Mars–Chiron karesiyle gelen üç farklı gökyüzü durumu, bize aslında tek bir şey söylemek istiyor:
Yaranı inkâr etme. Ama orada takılı da kalma.
Acının içinden geçerken yanında taşıdığın güçleri hatırla.
Kimi zaman susarak, kimi zaman hayır diyerek, kimi zaman sadece “bu da benim” diyerek…
Güç, çatışmada değil, içsel bütünlükte saklı.
Ve bu kare, o bütünlüğü kurmak için bize gökyüzünden uzanan bir el.
Yorum bırakın